22 Temmuz 2011 Cuma

ELMASIN TARİHİ

ELMASIN TARİHİ

Elmas, değerli taşların en kıymetlisidir. Tarih boyunca saltanat sahipleri tarafından rağbet görmüş, gücün, yiğitliğin ve yenilmezliğin sembolü olarak üzerlerinde taşımışlardır. Yüzyıllar geçtikçe elmas, efsanelerde ve gerçek hayatta aşkın esas armağını statüsüne erişmiştir. Şimdiye dek bilinen en sert taştır, yaşam için en önemli kimyasal element olan kristalize karbondan oluşan en saf bileşimdir. Elmaslar birçok farklı renkte çıkarlar ve optik özellikleri hayret vericidir. Işığı gökkuşağı renklerinde yansıtırlar, ve diğer tüm değerli taşlardan çok ötede bir pırıltıya sahiptirler.
4000 seneden fazla süre önce Hindistan’da çıkarılmış, dini nesneleri süslemek için, savaşta koruyucu olması ya da şeytana karşı tılsım olarak kullanılmıştır. Budistler de elmasın derin sembolik varlığını farketmiş, Budist antik kutsal kitaplarında ‘Elmas Sutra’dan bahsedilir, buna göre gerçek sonsuzdur, tıpkı elmas gibi. Elmas aynı zamanda Hinduizm, Jainizm, Tibetli ve Lamanism kültürlerinde de yer almıştır. Sanskritçe bir kelime olan ‘vajra’—hem elmas hem yıldırım anlamına gelir—hem elmasın, (herşeyi kesen ama kendisi kesilmeyen), hem yıldırımın (karşıkoyulamaz güç) doğasının sembolik değerine sahip küçük metal bir silahın ismidir. Budist karşılığı ‘dorje’ ise, kutsal Veru dağını temsil eden dört boyutlu bir elmas şeklindeki muska idi ve onun tüm evrenin merkezi olduğu düşünülürdü. Çok değerli olan Tibet elması dzi bead dorje/virja sembolünü temsil eder ve elmas özelliklerini en iyi gösteren taştır: ışığı çok güzel yansıtır ya da kendi içerisinde saf kesimleri vardır, ve taşıyanın üzerinde güzellikleri ışıklandırmak tüm çirkinlikleri yok etmek üzere parıldar.
Antik zamanlardan 18. Yüzyıl başlarına kadar Kalimantan ve Borneo’daki birkaç maden dışında Hindistan, dünyanın tek elmas kaynağı idi. Çoğu nehir kıyılarındaki alüvyonlu toprak madenlerinden çıkarılırdı. Bugün en kıymetli tarihi elmaslar hâlâ ‘Golconda elması’ olarak bilinir, burası Godovari ve Krishna nehirlerinin en alçak noktalarının arasındadır ve en saf değerli taşların burada olduğuna inanılır. Kusursuz bir iç kristal yapıya, nadir bulunur bir berraklığa sahiptirler ve renk izine rastlanmaz.
Elması Hindistandan Avrupa’ya İ.Ö. 327’de ilk getiren kişinin Avrupa ve doğu arasındaki ticaret ağını genişletmek amacıyla yola çıkan Büyük İskender olduğuna inanılır.
Antik Yunanlılar, elmasın ‘tanrının gözyaşları’ olduğuna ve düşen yıldız parçaları olduğuna inanırlardı. ‘Elmas’ kelimesi, yenilmez, parçalanmaz anlamına gelen Yunan kelimesi ‘adamas’tan türemiştir ve daha sonra Latinceye ‘diamas’ olarak geçmiştir.
Greko-Roman döneminde elmas, ticarette değerli bir meta haline gelmiş ve giderek lüksün sembolü haline gelmiştir. Romalılar da Çin’le ticaret esnasında demir içine yerleştirilmiş elmas parçalarını kullanmışlardır, aynı zamanda yeşim taşı yontma ya da inci delme işinde kullanmışlardır.
Eski elmas ticaret merkezi, elmas yüzeylerini silme işleminin 1330’larda başladığı yer olan Venedik’ti. Yüzyıllar boyunca, Hindistan elmasları önce Roma, ardından Venedik’e ünlü ipekyolu olarak bilinen iki rotadan ulaşırdı; güney rotası, Aden, Etiyopya ve Mısır’ı izler, kuzey rotası ise, Arabistan, İran, Ermenistan ve Türkiye üzerinden geçerdi.
14. yüzyılın sonlarında, elmas temizleme işi Bruges ve Paris’e sıçradı, 15. Yüzyılda Antwerp, bu işin yeni merkezi oldu, ham taşlar ise Lisbon ve Venedik’ten geliyordu.
17. yüzyılda Fransız gezgin ve elmas tüccarı Jean-Baptiste Tavernier, Hindistan’a birçok gezi yaptı ve dönerken Avrupa’ya bir kaç harikulade taş getirdi. Bu sıralarda Londra, önemli bir kesim merkezi olmaya başlamıştı ve daha sonra ham taşların ana ticaret merkezi haline geldi.
Hindistan madenleri giderek azalıyordu ve 18. Yüzyıl başında Brezilya en büyük elmas tedarikçisi haline gelmeye başlamıştı. 150 sene sonra Brezilya’nın kaynakları yavaşça tükenirken, yeni keşfedilen yer Güney Afrika oldu.
1866’da Cape Kolonisinde, Orange Nehri kıyısında daha önce görülmemiş yapıda bir taş bulundu. Bu, ‘Eureka’ olarak isimlendirilen yaklaşık 21 karatlık bir elmastı. Takip eden senede yeni bir taş keşfedildi, bu ‘Güney Afrika’nın Yıldızı’ olarak bilinecek olan 83,5 karatlık bir elmastı. Tüm zamanların en büyük ve en görkemli elması ise, 1905’te Güney Afrika’da bulunan 3106 karatlık elmastı ve ismi ‘Cullinan’ idi. Büyük bir elmas furyası başladı ve dünyada şimdiye dek görülen en büyük madenler kazıldı. 20. Yüzyılın başlarında Güney Afrika kendisini, dünyanın en çok elmas üreten ülkesi haline getirmeyi başardı, ardından Afrika bölgesi ve ötesi onu takip ediyordu. Elmas tarihinde yeni bir başlangıç böylece başladı.

ELMAS ENDÜSTRİSİ
De Beers 1888’de kurulduğunda, Güney Afrika’daki elmas maden faaliyetlerini çoktan ele geçirmişti. Sonraki 100 sene boyunca dünyanın en büyük ham elmas üreticisi pozisyonunu korudu; 1980’de zirve noktasına ulaştığında dünya üretiminin %85’ine sahipti. Fakat pozisyonu, elmas üretimi dinamiklerindeki küresel değişimlerle yakında zedelenecekti.
1990’larda, elmas üretimi Rusya, Avustraya ve Kanada’daki yeni zengin madenlerin keşfi ile tüm dünyaya yayıldı. De Beers’in gücünün azaldığını gören diğer maden şirketleri dünya pazarında elmas üreticisi olarak yer almaya başladılar. Bunların en büyükleri Alrosa, BHP Bilton, Gem Diamonds, Levier, Petra, Rio Tinto ve Steinmetz idi.
Şu anda, hacimlerine göre en büyük elmas üreten ülkeler, Rusya, Botswana, DR Congo, Avustralya, Kanada, Güney Afrika ve Angola’dır, fakat içlerinde en gelişmiş olan bölge Afrika’dır.
Elmas madenciliğinin, ortam ve araziye göre değişen birçok farklı şekli bulunmaktadır, yer altında, alüvyonlu toprakta, deniz altında ya da açık ocaklarda bulunabilirler. Çıkarıldıktan sonra, saf elmaslar dünyanın farklı yerlerindeki elmas kesici ve temizleyicilere gönderilmeden önce şekli, boyutu, rengi ve kalitesine göre kategorilere ayırılırlar.
Geleneksel olarak, tüm saf elmas çeşitleri Londra’daki Diamond Trade Company (DTC, De Beers ailesi şirketlerinin bir parçası)’nda toplanırdı, ama Botswana, Hindistan, Çin ana karası ve Honk Kong gibi yeni ticaret merkezlerinin oluşumuyla bu durum değişmeye başladı.
Güney Afrika’da yeni yeni oluşan elmas madenciliği şirketleri kendi çıkarma, kesme ve temizleme faaliyetlerini yürütmektedirler. Gelişmekte olan bu endüstri, bu ülkelerin ekonomilerinin gelişmesini ve insanlarının zenginliğine yardımcı olacaktır.
Geleneksel büyük kesim merkezleri, New York, Tel Aviv, Antwerp ve Surat (Hindistan) idi ve her birinin farklı üstünlükleri vardı. New York, büyük taşlar konusunda uzmandır, Tel Aviv yaratıcı yüksek teknoloji sahibi üreticisi ve ticaretçisidir. Antwerp önemli bir ticaret merkez olmaya devam etmektedir ve Surat ufak taşlar konusunda uzmandır, dünyadaki her 10 taşın 9’unun burada temizlendiği iddia edilir.
İkincil kesim ve cilalama endüstrileri Çin, Kanada, Rusya, ve Tayland’da vardır. Aynı zamanda başka coğrafyalardaki ufak fabrikalarda da bu işlemler yapılır.
21. yüzyıl başlangıcı, elmas ticaretine dinamik farklılıklar getirmiştir. Endüstri, küresel ve organize bir hale doğru evrilmiştir.

Kimberley Süreci Sertifikasyon Projesi
1990’ların sonunda tüm dünya, bazı Afrika ülkelerinden gelen ham elmasların askeri çatışmaları ve isyan hareketlerini finanse ettiğini öğrendi. Bu elmaslar ‘kanlı’ ya da ‘çatışma’ elması olarak bilindiler.
Bununla mücadele edebilmek için, 2000’de uluslarası elmas endüstrisi, hükümetler ve sivil toplum kuruluşları ortak bir bildiri yayınlayarak elmasların bu faaliyetleri finanse etmediğini vurguladılar. 2002’de bu girişim, Kimberley Süreci Sertifikasyon Projesi (KPCS)’nin oluşmasına yol açtı, bu sıkı kontrol edilen sistem sayesinde, elmasların yasal kaynaklardan alındığı ve belirli yeterlilikleri sağladığı garantisi verilir hale geldi. 2009 senesiyle birlikte 75 ülke, Birleşmiş Milletler yetkisindeki bu projeye katıldı.
Bugün üretim ve ticareti düzenleyen sert kurallar vardır. Tüm ham elmaslar yolculuk esnasında Kimberley Süreci Sertifikası ile hareket etmek zorundadır ve köken detaylarının kayıtlı olması şarttır. Endüstri aynı zamanda Garanti Sistemi ile elmas müşterisini doğru fiyattan alım yaptığı konusunda rahat etmesini sağlar.
Elmas endüstrisinin geleceğinin başarısı bu rahatlığı sürdürebilir kılmasına bağlıdır. Modern iş hayatının pratikleri; gelecek büyüme için, iş hayatı, sosyal, coğrafi ve teknik sektörler için gerekli olan sorumlulukları belirlemek ve sahip olmak konusunda eşit derecede önemlidir. Hindistan’da elmas endüstrisinin 1 milyon kişiye iş imkânı sağladığı düşünülürse, Afrika’nın ana doğal kaynaklarından biri olarak, elmaslar Güney Afrikayı ve insanlarının hayatını dönüştürmeye yardımcı olacaklardır.

ELMASIN KÖKENİ
Elmasın kökeni bugün bile sırrını korumaktadır. Elmasların doğa tarafından en az 990 milyon sene önce yaratıldığı bilinmektedir ve çoğu 4,2 milyar sene kadar eskidir. Isı ve basıncın maddesel gücü, yeryüzünün 150-200 km altında karbonu elmasa çevirmektedir. Bu kristalizasyonun yaşandığı volkanik kütle yukarı doğru hücum eder ve yeryüzünde potasyumlu ultra bazik kor kayaçlarda soğuyarak bugün elmasların bulunduğu yerlere yerleşir.
Erozyon ve suyun etkileriyle birlikte ana kaynaklarından uzaklaşan elmaslar, alüvyol birikintiler olarak bilinirler.
Elmaslar dünya yeryüzeyinde farklı şekillerde de ortaya çıkabilirler. Örneğin, meteorların yüzeye çarpması esnasındaki yüksek ısı ve basınç, nano elmas ya da mikro elmas olarak bilinen aşırı küçük elmaslar yaratır. Bu nano elmaslar, bazı bilimadamlarına göre güneş sisteminden de eskidir, evrenin oluşumu esnasındaki uçucu şartlardan doğmuş olabilirler.
Kıymetli taş ve endüstriyel elmas çıkarmak kolay bir iş değildir, ortalama bir karat taşa sahip olmak için yaklaşık 100-250 ton maden çıkarılmalı ve işlenmelidir. Elmasın neden bu kadar değerli ve nadir olduğu buradan anlaşılabilir.
Ham elmasın dönüştürülmesi için, beyazdan siyaha doğru sarı, kahverengi, yeşil, mavi, pembe ve nadiren kırmızı tüm renklerin varyasyonları ile birlikte taşın içerisindeki gözalıcı güzelliği ortaya çıkarabilecek yetenekli bir zanaatkâr gerekir.
Bugün elmaslar en çok çıkarılan ve dikkatlice düzeltilen taşlardır. Büyük incelik ve hassasiyetle kesilerek, birçok kalite derecesi ve fiyat aralığında şekillere bürünürler. Güzellikleri, gizemleri ve sihirli ışıltıları milyonlarcadır ve kalbin hissedip sözcüklere dökemediği hisleri aktarırlar.

ELMAS ÖZELLİKLERİ
Kimyasal bileşim: C, kristalize karbon
Kristal sistem: İzometrik (kübik)
Mohs’ sertliği: 10
Belirli ağırlık: 3.417 – 3.55
Sapma indeksi: 2.417 – 2.419
Şeffaflık: Şeffaf
Dağılma: 0.044

ELMAS ÜRETEN ÜLKELER VE ANA KESİM MERKEZLERİ
Elmaslar 4000 sene fazla süreden önce Hindistan’da çıkarılıyorlardı fakat modern endüstri, 19. Yüzyılın sonunda Güney Afrika’yı keşfetti.

ANA ÜRETİM ÜLKELERİ
Rusya, Botswana, DR Kongo, Avustralya, Kanada, Güney Afrika, Angola, Namibia, Gine, Gana, Zimbabwe, Sierra Leone, Merkezi Afrika Cumhuriyeti, Guyana, Lesotho, Tanzanya, Brezilya, Çin, Liberya, Endonezya, Togo, Venezüela, Ivory Coast, Hindistan.

ANA KESİM MERKEZLERİ
Antwerp, New York, Tel Aviv ve Surat, Çin, Dubai Birleşik Arap Emirlikleri, Botswana, Güney Afrika, Avustralya, Kanada, Rusya, Tayland, Brezilya, Dominik Cumhuriyeti, Almanya, İngiltere, Hollanda, Haiti, Endonezya, Japonya, Malezya, Malta, Mauritius, Kuzey Kore, Filipinler, Portekiz, Güney Kore, Sri Lanka, Tayvan, Tanzanya, Tunus, Vietnam.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder